‘‘Bugün dünyanın en uzak yerlerinde olan olayları özellikle sosyal medya alanında boşluk bırakmayacak ölçüde günü gününe değil, dakikası dakikasına paylaşan gazetecilik imkânları ile artık hiçbir şey hiç kimseye gizli kalmamaktadır’’ ifadelerini kullanan Mehmet Demir sözlerini‘‘Yaşadığımız enformasyon dünyasında basının doğru haber ve bilgiyi yaygınlaştırarak barışa, huzura, hakka, hukuka, adalete katkı vermesine bütün insanların ihtiyacı her zamankinden daha çoktur Çünkü bu kadar yararına rağmen kötü niyetlerle kullanıldığı zaman, medya doğruları çarpıtmanın, yalanları gerçek gibi sunmanın operasyonel algı mekanizmasına dönüşebilmektedir. ’’ şeklinde sürdürdü.
Mehmet Demir sözlerine şöyle devam etti:
‘‘Bu sebeple kitlelerde bilinç uyandırmak veya yanlış haberlerle gerçeği karartmak için medya olmadığı kadar etkin kullanılmakta veya baskı görmektedir. Son trajik örneği Gazze’de görüldüğü üzere basının kötü maksatlarla kullanılması, kitleleri korkunç zihin karışıklığıyla birlikte somut yıkım ve felaketlere sürüklemektedir. Gazze’de yaşandığı gibi, zulmü ve soykırımı dünyaya duyuran gazeteciler, korkunç baskı görmekte hatta sırf gerçeğin yayılmasını önlemek için öldürülmektedir. Onlar insanlığın, hakkın, barışın ölmemesi için, ölümü göze alarak, bombalamaların, yıkım ve kıyımların ortasında kâh bir afetin kâh bir savaşın, işte şimdi Gazze’nin ortasında hakikatin gözü, kulağı, dili oldular, oluyorlar.
Aralık sonu itibarıyla sadece Gazze’de 110 gazeteci öldürüldü. İsrail, evrensel haklar beyannamesine, Birleşmiş Milletler kararına, gazetecileri korumak için konulan uluslararası prosedürlere, sözleşmelere, savaş ahlak ve hukukuna zerre kadar itibar etmeyerek, gazetecileri acımasızca katlediyor. Gazetecileri öldürerek gerçekleri susturmak isteyen İsrail, bütün dünyaya tehdit ve tehlike saçmaktadır. Yerelden evrensele olur olmaz durumlarda insan haklarından dem vuran malum kişi ve odakların, tarihte görülmemiş ölçüde bir gazeteci katliamı karşısında bile neredeyse tek kelime etmemiş, edememiş olmaları, esasen insan hakları, demokrasi ve özgürlük söylemlerinde ne kadar sahte, yalancı olduklarını, hakikatte ise insanlık ve medeniyet değerlerinden ne kadar nasipsiz olduklarını bir kez daha ortaya koymuştur’’.
‘‘Basın özgürlüğüyle birlikte korunması gereken basın ahlakı, her alanda toplumun ve temel hakların gelişmesini sağlayan temel dinamiktir. Çünkü basın milletin sesidir. Yerine göre millet adına konuşur; insanların hissiyatına tercüman olduğu ölçüde değerlidir, saygındır. İnsan hakları ve gazetecilik ahlakına uygun olarak kullanılması hâlinde, bilgi toplumuna nitelik kazandıran medya, demokratik alanın genişlemesine vazgeçilmez katkıda bulunmuş, bulunmaktadır’’.
Son olarak şunu belirtmek isterim ki; ‘‘Toplumun anayasal güvence ve teminat altına alınmış doğru ve sağlıklı haber alma hak ve özgürlüğünü zorlu şartlarda ve çoğu zaman hayatları pahasına sürdüren Çalışan Gazeteciler, her türlü takdiri hak etmektedir’’.
‘‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle Eğitim-Bir-Sen olarak, gece gündüz demeden ter döken; hakkın ve hakikatin sözcülüğünü yapan tüm basın mensuplarının ‘Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyor, bugünün çalışma şartlarının iyileştirilmesine vesile olmasını temenni ediyor, çalışmalarında başarılar diliyoruz’’.
ADIYAMAN (UHA) - RAMAZAN YAVUZ
SON YAZILAR